(0212) 291 30 80
Sosyal Medya Hesaplarımız

Bebeklerde Sağlıklı Beslenme Kriterleri

20 Temmuz 2013
30.798 kez görüntülendi
Bebeklerde Sağlıklı Beslenme Kriterleri

İlk 6 ay, su dahil başka hiçbir besin verilmeden sadece anne sütüyle beslenmesi gereken bebek, altı aydan sonra anne sütüne ek olarak tamamlayıcı gıdalara başlar. İlk 2 yıl beslenmesi annesinin sorumluluğundadır. Sağlıklı bir büyümenin dışında, zihinsel performansının da artması için, diyetinde doğru besin öğelerine yer verilmelidir.

Bebeğin, doğumundan sonra ilk iki yılın sonuna kadar olan beslenmesi, tüm yaşamını etkiler. Bu dönem hem büyüme, hem de sağlıklı bir yapı ve davranış gelişimi için kritik olan “pencere” dönemidir. 2 yaşına gelmiş bir bebekte büyüme duraklamış ve bodurluk gelişmişse bu dönemden sonra düzeltilmesi oldukça zordur. Bu nedenle beslenmenin ilk yıllarda düzgün olması gerekir. Beslenme 2 yaşına kadar annenin sorumluluğundadır. Bebeği beslerken açlığına ve doygunluğuna saygı duyulmalı ve asla zorlanmamalıdır. Beslenme sakin ve duygusal olarak huzurlu bir durumda yapılmalı; dokunarak, gülümseyerek, konuşarak ve göz teması kurularak tamamlanmalıdır. Beslenme, çocukların beyin ve sinir sistemlerinin gelişiminde de önemli rol oynar. Beynin hem makro yapısı, hem mikro yapısı (sinirlerin kılıflanıp, aralarındaki sinir iletim maddelerinin oluşması) beslenmeden etkilenir. Bunun sonucunda da öğrenme etkilenir. İlk iki yıldaki beyin gelişimi, beslenme yetersizliğine ve negatif çevre koşullarına çok hassastır.

Sağlıklı tamamlayıcı beslenme önerileri

Bebek  6 aya kadar sadece anne sütüyle beslenmeli, su dahil başka katı ve sıvı bir besin verilmemelidir.

* Altı aydan sonra tamamlayıcı besinlere başlanır ancak anne sütüne 2 yaşına kadar devam edilmesi önerilir.

* Tamamlayıcı besinler, anne sütü ile beslenenlerde günde 3 kez, anne sütü almayanlarda günde 5 kez verilir.

* Tamamlayıcı besinleri verirken bebeğin isteği ve iştahı dikkate alınmalıdır.

* Tamamlayıcı besinlere sıvı olarak ve az miktarda başlanmalı, giderek kıvamı ve miktarı artırılmalı ve kaşıkla verilmelidir.

* Bu dönemde çocuğa farklı besinler sunulmalıdır.

* Günlük sebze ve meyve tüketimi artırılmalıdır. Ancak bebeklere günde 240 ml’den fazla meyve suyu önerilmez. Aşırı meyve suyu tüketimi iyi beslenememe, kısalık veya obezite meylini artırabilir.

* Bebek 1 yaşına gelene kadar şeker, tuz, bal, kahve, konserve ve kızarmış yiyecekler ile işlenmiş besinlerden kaçınılmalıdır.

* Yemek hazırlanmadan önce eller sabun ve suyla yıkanmalı, hazırlanan besinler hemen verilmeli, bir önceki yemekten artanlar verilmemelidir.

* 2 yaşından küçük bebeklerde zenginleştirilmemiş vejetaryen diyet uygulanmamalıdır. Demir, çinko ve kalsiyum eksikliği olabilir.

Fonksiyonel besinler

Son yıllarda toplumda çoğunluk, ilaç kullanmak yerine doğru beslenerek sağlığını korumaya çalışmaktadır. Doğru beslenme ile kalp-damar hastalıkları, bazı kanser türleri, osteoporoz ve obezite riskinin azaltılabileceği tartışılmaya başlanmıştır. Günlük diyetin daha fazla meyve, sebze ve tahıl ilavesiyle oluşturulması, kronik hastalıkların gelişmesine karşı önerilmektedir.

Fonksiyonel besinler, doğal besin öğeleri içeren besinlerdir. Normal diyetin bir bölümü olarak tüketilmelidir. İnsan vücudunda belirlenmiş rolleri vardır. Bu besinler bağışıklık sistemini güçlendirici, bazı hastalıkları önleyici, bazı hastalıkların iyileşme döneminde destek verici, fiziksel ve ruhsal şikayetleri kontrol edici ve yaşlanma sürecini yavaşlatıcı olarak etkide bulunurlar. Fonksiyonel besin kavramı çocuklar için de geçerlidir. Bebek daha anne karnında iken annenin beslenme şekli bebeğin büyüme ve gelişmesini etkileyeceğinden “fonksiyonel” bir beslenmedir. Anne sütü de fonksiyonel bir besindir. İçinde bebeği sağlıklı büyütecek, hastalıklara karşı koruyacak maddeler vardır. İshal, alerji, laktoz intoleransı, nekrotizan enterokolit, irritabl bağırsak sendromu riski anne sütü ile beslenmede belirgin şekilde azalır. Besinlerle alınan lifler, vitamin ve mineraller, yağ asitleri, probiyotik, prebiyotik, sinbiyotikler, biyoaktif bileşikler fonksiyonel besinler olarak kabul edilir.

Bir çocuğun organ gelişiminde ve sağlıklı yapılanmış organ sisteminin devamında yeri olan fonksiyonel gıdaların yanı sıra, beyin ve sinir sistemi üzerinde etkili olan, zihinsel performansı oluşturan ve yükselten fonksiyonel gıdalar da önümüzdeki yıllarda en popüler çocuk beslenme konuları arasında yer almaya devam edecektir. Bu bakımdan omega-3, omega-9 yağ asitleri, demir, iyot, çinko, folat ve vitamin B kompleksinin önemi büyüktür.

Omega-3 yağ asitleri

Yağlar, yağ asitlerinden oluşurlar. Çoklu doymamış yağ asitleri (PUFA) ikiye ayrılır. Bunlar linoleik asit (omega-6) ve linolenik asit (omega-3) ‘tür. Çoklu yağ asitleri vücutta sentezlenmez ve bunların dışarıdan bir besin kaynağı şeklinde alınması gerekir.

Omega-6 bitkisel yağlarda, margarinde, yağsız et ve yumurta gibi çok çeşitli besinlerde bulunur. Omega-3 ise, balık, balık yağı, keten tohumu, kenevir, kanola ve cevizde zengindir. Bu nedenle balık tüketimi haftada en az iki kez olmalıdır. Balıkları, ızgara veya kızartma yapmak yerine, buğulama veya suda haşlama yöntemiyle pişirmek daha sağlıklıdır. Ayrıca semizotu en zengin omega-3 içeren koyu yeşil yapraklı sebzedir. Ceviz yine omega-3’ün zengin kaynaklarındandır. Bebeğin günlük beslenmesinde bu besinlere yer verilmelidir.

Omega-3 yağ asidinin bulunduğu besin kaynakları aynı zamanda çinko ve folik asidin zengin kaynaklarıdır. Bu vitamin ve mineraller beyin gelişimi ve büyüme için gereklidir. Ayrıca omega-9 yağ asidinin yani zeytinyağının beslenmedeki önemi çok büyüktür. Bugün Akdeniz diyetinin sağlığı koruyuculuk etkisi tartışılmaz. Akdeniz diyeti denilince akla ilk gelen şüphesiz ki zeytinyağıdır. Akdeniz diyetine gebelik süresince dikkatle uyulmalı ve bebek 6 aylık olup, tamamlayıcı besinlere geçtiğinde başlanarak bu diyete ömür boyu devam edilmelidir. Yemekleri pişirirken zeytinyağı tercih edilmelidir. Beslenme alışkanlıklarında, zeytinyağı, balık, yoğurt, süt, sebze (özellikle koyu yeşil yapraklı sebzeler), meyve, ceviz, fındık ve tam tahıl tüketimine ve çeşitliliğe yer verilmelidir. Buharda haşlanmış sebzeler ve sebze çorbaları sağlıklıdır. Meyveleri kabuklu tüketerek lif alımı artırılmalıdır. Lifler bağırsakların düzenli çalışması için gereklidir.

Prebiyotik-probiyotikler

Probiyotikler, bağırsak florasını koruyan mikroorganizmalardır. Doğal olarak anne sütünde vardır. Probiyotik içeren doğal besinler yoğurt ve kefirdir.

Prebiyotikler, bağırsak florasında seçici olarak bir veya daha fazla sayıdaki bakterilerin aktivitesini ve/veya gelişmesini artırarak sağlık durumunu olumlu etkilerler. Sindirilmeyen besin bileşenleridir. Besinlerde doğal olarak bulunurlar. Anne sütünde 130’dan fazla çeşitte prebiyotik bulunmaktadır. Anne sütünde probiyotikler ve prebiyotikler bir arada bulundukları için anne sütü “tek doğal sinbiyotik” besin olarak adlandırılır.

Ayrıca sarmısak, muz, pırasa, brokoli, karnabahar, enginar, buğday, kurubaklagiller prebiyotik kaynaklarıdır. Prebiyotik ve probiyotikler bağışıklık sistemini güçlendirir, sindirim sistemi fonksiyonlarını düzenler ve korurlar. ıÜüYağlı tohumlar, E vitamini, selenyum, çinko ve esansiyel yağ asitlerinden zengindirler. Selenyum, özellikle hücresel bağışıklığı artırmakta ve sağlıklı bir ten dokusu sağlamakta görevlidir. Selenyum, tiroidin çalışması için gerekli olan antioksidandır.

Zihinsel performansı artıran besin öğeleri ve besin kaynakları

* Omega-3 yağ asidi: Balık, balık yağı, ceviz içi, keten tohumu, semizotu omega-3’ün en zengin besin kaynaklarıdır. Omega-3 yağ asitleri beyin ve gözün retina gelişiminde çok önemli görevler alır. Ayrıca bağışıklık sistemini güçlendirirler.

Çinko: Kırmızı et, balık, yumurta sarısı, süt, kurubaklagiller, kuru yemişler (ceviz, fındık, badem gibi) çinkonun en zengin besin kaynaklarıdır. Beyin gelişimini sağlar. Ayrıca büyüme ve gelişme için gereklidir.

Iyot: Tek besin kaynağı iyotlu tuzdur. Bu nedenle 1 yaşından itibaren çocuk diyetine az miktarda eklenen tuz iyotlu olmalıdır. İyot, tiroit bezinin çalışmasını ve beyin gelişimini sağlar ve büyüme gelişme için gereklidir.

Demir: Kırmızı et, yumurta sarısı, pekmez demirin en zengin besin kaynaklarıdır. Beyin gelişimi ve bağışıklık sistemi için gereklidir.

Folik asit: Koyu yeşil sebzelerde en fazladır. Sinir sisteminde ve buna bağlı olarak beyin gelişiminde etkilidir.

B kompleks vitaminleri: Tahıl ve tahıl ürünleri ile kurubaklagiller B kompleks vitaminlerinin en zengin kaynaklarıdır. Enerji metabolizması, bağışıklık sistemi, sinir sistemi ve buna bağlı olarak beyin gelişiminde etkilidir.

Kolin: Bir çeşit B vitamini olan kolin çocukların beyin gelişimi açısından oldukça önemli bir besin öğesidir. Kolin, beyindeki hafıza hücrelerinde bulunur.

Antioksidanlar: Beyin, özellikle kan akımının ve demir miktarının fazla olması nedeniyle oksidatif zedelenmeye yatkındır. Bebeklerde bu risk daha fazladır ve bu zedelenmeyi önlemek için çocuklarda antioksidan besinler oldukça önemlidir. Anne sütünde doğal olarak çoğu bulunduğu için bebeklerin anne sütüyle beslenmeleri beyni zararlı öğelere karşı korur. Başlıca antioksidan maddeler A, C ve E vitaminleri ve selenyumdur. Tamamlayıcı besinlere geçilmesinden itibaren A, C, E ve selenyum içeren besin kaynaklarına yer verilmelidir. Yumurta sarısı, kayısı, havuç A vitaminin zengin kaynaklarıdır. Turunçgiller (portakal, limon, mandalina), çilek, kivi, biber, domates, maydanoz C vitaminin en zengin kaynaklarıdır.

Doğru beslenme, sevgi ve dokunma, bir bebeğin büyümesi ve zihinsel performansının artırılması için en önemli gereksinimlerdir. Zeka geliştirdiği iddia edilen birçok kartların, özel oyuncakların, CD görüntülerinin etkisi olmadığı düşünülmektedir. Dikkat ve konsantrasyonda genetik yapımız temel belirleyici olmakla birlikte artık çevresel koşulların ve beslenmenin etkisi tartışmasız ortadadır.

 

Reklam